İstanbul Yerebatan Sarnıcı: Sular Altında Bir Zaman Tüneli
Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’un saklı hazinelerinden biridir. Son zamanlarda tamamlanan restorasyonu ile birlikte hem yerli hem de yabancı turistlerin İstanbul’daki ilk gezi rotaları arasında girmiştir. Peki, Yerebatan Sarnıcı nerede, nasıl gidilir? Tarihi, içerisinde yer alan Medusa başı heykeli ve hakkındaki ilginç bilgiler ile birlikte tüm detayları bu yazıda bulabilirsiniz.
Yerebatan Sarnıcı Tarihi
Yeraltı sarnıcı, 527-565 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus tarafından inşa ettirilmiştir. Sarnıcın içinde yer alan mermer sütunlar suyun içinde yükseldiği ve sayısız gibi göründüğü için halk içinde “Yerebatan Sarayı” olarak da bilinmektedir. Bunun yanında Latincede “Cisterna Basilica” şeklinde isimlendirilen yapının olduğu yerde daha önceleri Stoa Bazilikası var olduğundan, bazı kesimler tarafından “Bazilika Sarnıcı” olarak da isimlendirilmektedir.
İlk kez Osmanlı İmparatorluğu zamanında III. Ahmet döneminde onarılan Yerebatan Sarnıcı, ardından II. Abdulhamid döneminde de ikinci kez restore edilmiştir. Bakımı ve onarımı da devam eden yıllarda düzenli olarak yapılmıştır. İstanbul’un fethedilmesinin ardından Topkapı Sarayı’nın su ihtiyacının karşılanması için bir süre daha kullanılmaya devam eden sarnıç, konutların artmasıyla halka da hizmet vermeye başlamıştır. Osmanlılar'ın şehirde kendi su tesislerini kurmasının ardından çok sık kullanılmamıştır.
1955-1960 yılları arasında kırılma tehlikesine sahip 9 sütun, etrafına kalın bir beton tabakası eklenerek güçlendirilmiştir. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1985-1987 yılları arasında detaylı temizlik ve onarım çalışmaları yürütmüştür. Bu çalışmalar esnasında da bugün Yerebatan Sarnıcı’nın en önemli simgelerinden biri olan Medusa başı heykelleri keşfedilmiştir. 2 tane olan Medusa başı sütun kaidelerinden yapının batısında bulunan ters, doğusunda bulunan ise yatay olarak konumlandırılmıştır.
1987 yılında İBB tarafından müze olarak görevlendirilen yapı, zamanla çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmıştır. Son olarak en kapsamlı restorasyonunu geçirip 2022 yılında “Yerebatan Sarnıcı Müzesi” olarak ziyaretçilerine kapılarını açmıştır.
Detaylar
10.000 m2 alana yayılan devasa su deposu, 140 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğindedir. Bu dikdörtgen biçimli yapının su kapasitesi ise 80.000 tondur. Şehrin en büyük kapalı sarnıcı olma özelliğini gösteren yapıda aynı zamanda diğer kapalı su depolarından çok daha fazla taşıyıcı eleman bulunmaktadır.
Yerebatan Sarnıcı’nın tarihi bu kadar eski olmasına rağmen günümüze kadar gelebilmesinin en büyük sebebi mermer sütunlarıdır. Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre uzunluğa sahip olan 336 sütun mevcuttur. Her biri diğerine 4.80 metre uzaklıkta olacak şekilde dikilen sütunlar, devasa su deposunu ayakta tutan elemanlardır. Tüm sütunlar 12 sırada her birinde 28 adet olacak şeklinde sıralanmıştır.
Taşıyıcı sütunlar genellikle farklı mermer çeşitlerinden yontulmuş, kimileri tek parça olarak kimileri de iki parça olarak dikilmiştir. Sütunlarda Korint sütun başlıkları ve devşirme malzemeler de kullanılmıştır. Bunlar içerisindeki 98 sütun bu sarnıç için özel olarak yapılmıştır.
Ayrıca sarnıcın su geçirmez özelliğe gelebilmesi için 4.8 metre kalınlığında tuğla duvarlarla etrafı çevrilmiş ve zemini de tuğla ile döşenmiştir.
Yerebatan Sarnıcı Nerede?
İstanbul’da Fatih ilçesinde, Ayasofya’nın güneybatısında yer alan Soğukçeşme Sokağı’nda konumlanmaktadır. Bizans döneminde dünyanın sıfır noktası olarak nitelendirilen Milyon Taşı’nın yanında yer almaktadır.
Yerebatan Sarnıcı’nın Sırrı Nedir?
Yazılı olarak günümüze kadar ulaşan kaynaklara göre hem yağmurdan hem de su yollarından elde edilen su, imparator ve ailesinin yaşadığı Büyük Saray ve etrafındaki yapılara dağıtılmak üzere burada depolanıyordu. Böylece yüzlerce yıl boyunca kentin su ihtiyacı Yerebatan Sarnıcı tarafından sağlandı. İstanbul’daki tarihi su yollarından biri olan Hadrianus İsale Hattı da bu sarnıca su sağlayan kaynaklar arasındaydı.
Bir sarnıcın en önemli özelliği, içerisindeki suyu temiz tutabilmesi, sızıntıları önlemesi ve suya dayanıklı bir yapıya sahip olmasıdır. Yüzyıllar boyunca yapının aktif olarak kullanılmasının arkasındaki sır da, inşaatı sırasında su yalıtımının önemli rol oynamasında saklıdır. Binlerce ton ağırlığındaki suyun sızmasını ya da sarnıcın iç kısmının suyla dolmasını engellemek amacıyla özel olarak tasarlanmıştır. Sarnıcın iç yüzeylerinde Roma çimentosu, kireç, sıva ve kil gibi suya dayanabilecek malzemeler kullanarak kaplama yapılmıştır.
Yerebatan Sarnıcı’ndaki Medusa Başı Neden Ters?
Sarnıçta bulunan iki Medusa başı da Roma dönemi heykel sanatı şaheseridir. Bunların hangi yapılardan alındığı bilinmese de, 4. yüzyıla ait olduğu ortaya çıkmıştır. En çok dikkat çeken ise ters duran heykeldir. Medusa başının ters durması ise 2 farklı efsane ile anlatılmaktadır.
Hikayeye göre Yunan mitolojisinde yeraltı canavarı olan 3 Gorgona’dan biri Medusa’dır. Yılan başlı olan Medusa kendine bakanları taşa çevirmektedir. O dönemde özel ve büyük yapıları koruması için içerisine Gorgona heykeli ve resmi konulmaktadır. Yerebatan Sarnıcı’na da bu nedenle konulduğu rivayet edilmektedir. Bakanları taşa çevirmemesi için de ters konulduğu söylenmektedir.
Diğer efsaneye göre Medusa üstün fiziksel özellikleri ile övünen çok güzel bir kızdır. Zeus’un oğlu Perseus’a aşıktır fakat Athena da aynı kişiyi seviyordur. Medusa’yı kıskanan Athena, Medusa’nın güzel saçlarını yılana çevirir ve baktığı herkesin taşa dönüşmesini sağlar. Efsanede Perseus Medusa’nın başını keser ve başının gücünden faydalanarak düşmanlarını yener. Bu efsaneye inanarak Bizans’ta kılıç kabzalarına Medusa başı işlenir. Yerebatan Sarnıcı’nda da bu figür kullanır fakat bakanları taşa çevirmemesi için de ters olarak konulur.
Yerebatan Sarnıcı Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Yerebatan Sarnıcı hakkında bilinmesi gerekenler sadece hikayeler ve sayısal verilerle sınırlı değil. Günümüzde sarnıç hala yaşayan bir tarihi eser olarak varlığını korumaktadır.
Sarnıç, ünlü gerilim-gizem yazarı Dan Brown’un Cehennem isimli romanında geçmiştir. Roman 2016’da film olmuş, sarnıca zarar vermemek için burada geçen sahnelerin çekilebileceği bir film platosunda sarnıcın birebir kopyası yapılmıştır.
Sarnıcı birçok ünlü kişi ziyaret etmiştir. Bunlardan bazıları; ABD Eski Başkanı Bill Clinton, İtalyan Eski Dışişleri Bakanı Lamberto Dini, Hollanda Başbakanı Wim Kok, İsveç eski Başbakanı Göran Persson, Avusturya eski Başbakanı Thomas Klestil’dir.
İstanbul’un gizemli ve büyüleyici tarihi yapılarından biri olan Yerebatan Sarnıcı’nın yapımında 7.000 işçinin çalıştığı rivayet edilmektedir.
Sarnıcın ortasında bulunan bir sütun gözyaşı şeklindeki damla motifleri ile kaplıdır. Bu sütunun sarnıcın inşası sırasında ölen işçilerin anısına dikildiği söylenir.
Tarihi Yarımada’da yukarıda gördüğümüz yapıların altında saklanan bir hazine Yerebatan Sarnıcı. İstanbul’un en görkemli yapılarından biri ve bir İstanbul gezisi sırasında atlanmaması gereken tarihi yapılar arasında.
Yerebatan Sarnıcı resimlerinde de görebileceğiniz gibi bu yapı büyüleyici bir atmosfere sahip. 52 basamaklı bir merdivenle inilen sarnıçta 1500 yıldır ayakta olan sütunları görebilirsiniz. Sütunların ayaklarının bastığı suda nefes kesici yansımaları izleyebilirsiniz.
Müzeye dönüştükten sonra çeşitli sergilere de ev sahipliği yapan sarnıç, ışıklandırması ve doğal atmosferi ile ziyaretçilerini karşılamakta.
Müzeyi ziyaret etmek isterseniz, Yerebatan Sarnıcı online bilet alabilir ya da müze girişinde nakit ödeyerek bilet alabilirsiniz. Genel kültüre dair benzer içeriklerimize ulaşmak isterseniz, blog sayfamızı ziyaret edebilir, Projeskop’u sosyal medya hesaplarından (Instagram, YouTube, LinkedIn) takip edebilirsiniz.